Bir türün sahip olduğu genetik çeşitlilik miktarının genellikle, nötral (seçilimsel olarak birbirine eş) mutasyonların birikmesiyle oluştuğu düşünülür. Nötral evrim kuramına göre, nötral mutasyonların genetik sürüklenme ile birikmesi sonucunda oluşan heterozigotluk (genetik çeşitlilik) ile populasyonların etkin (efektif) büyüklüğü arasında doğrusal bir ilişki olmalıdır: popülasyon büyüklüğü arttıkça nötral mutasyonların birikme ihtimali de artar ve genomik heterozigotluk düzeyiyle, dolayısıyla, popülasyon büyüklüğü doğru orantılıdır. Bununla birlikte, ilk defa tüm açıklığıyla çağımızın büyük evrimsel genetikçisi Richard Lewontin’in analizinin işaret ettiği gibi, bu ilişki bir yanılsamaya dayalı olabilir ve yapılan pek çok çalışma büyük popülasyon-düşük genetik varyasyon ya da düşük genetik varyasyon büyük popülasyon büyüklüğüne sahip pek çok türe ve tür-içi (popülasyonlar arası) farka işaret etmektedir. Popülasyon büyüklüğü ile nötral genetik çeşitlilik arasındaki bu çelişki- evrimsel biyoloji literatüründe Lewontin Paradoksu olarak anılmaktadır ve evrimsel biyolojinin zorlu problemlerinden biri olarak aktif araştırma konusudur. Bu konuşmada, Lewontin paradoksunun çözümüne işaret eden modern çalışmalar ve yaklaşımlar, klasik Hill-Robertson etkisinin genişletilmiş bağlamında, “bağlantılı seçilim (linked selection)” sürecine vurgu yapılarak özetlenecektir.